Okudum ve hissettim; Kürk Mantolu Madonna

23:20 2 Comments A+ a-


sabahattin ali, kürk mantolu madonna

Selam insanlar!
Bildiğiniz gibi bu sıralar pek blog yazamıyorum.
Benim bloğa daha sık yazmamı isteyen insanlar olduğunu gördükçe nasıl mutlu olduğumu anlatamam sanırım *-*
Çok tatlısınız insanlar!
Burayı biraz kişiselimsi yapacağımı söylemiştim.
Şimdi ben bir ay kadar önce
Baktım Türkçe konuşurken kekeliyorum, ne demem lazımdı ya? diyorum.
Dedim ki, iyisi mi ben her romanı orjinal dilinden okuyayım.
Böyle olunca benim Türk yazarlara yönelmem gerekti.
Senelerdir okuyacağım diyip diyip bir türlü alamadığım
"Kürk Mantolu Madonna" adlı kitabı aldım.
İşin aslı pek bir kararsızdım da okumakta.
Edebiyat derslerinde pek bir ezmiştiler bu dönemin kitaplarını,
yok modernleşme çabalarıymış da,
yok iki kültür arası şeylermiş de.
Ama pişman oldum, keşke daha önce okusaymışım.
Bir de baştan söyleyeyim, öyle edebiyatı yemiş yutmuş,
heheeeeyt kitap benden sorulur koçum!
havasında yazmayacağım yazımı.
Zaten benim ne haddime böyle büyük yazarları eleştirmek.
Sadece kitabı okurken neler hissettiğime değineceğim.
Roman'ın giriş kısmında, gayet sıradan gibiydi aslında.
İş bulmakta zorluk çeken bir adam,
arkadaşı sayesinde iş buluyor.
Ve aynı ofiste çalıştığı Raif efendiyi inceleyip duruyor.
Kötü denebilecek bir hayatı olan zeki bir adam gibi.
Fenalaştığı zamanda bu adamı Raif efendinin defterini okumasıyla başlıyor.
Ben de romana tutulmaya buradan itibaren başlıyorum.
Orjinal diliyle okuduğumdan, ara ara bazı kelimeler hayranlık duydum.
Misal "iptila" düşkünlük demekmiş.
Şöyle bir cümlede kullanılıyor iptila

Klara Miliç ismindeki bu hikayenin kahramanı olan kız, oldukça saf bir talebeye aşık oluyor, fakat buna dair kimseye bir şey söylemeden; böyle bir aptalı sevmenin hicabıyla, müthiş iptilasının kurbanı olup gidiyordu.
hicap=utanç

Şimdi okuyunca iptila pek bir sıradan geldi ama kitap okurken niyeyse çok sevmiştim ben bu iptila kelimesini. Şimdi kitabın sayfalarına göz atınca altını çizdiğim bir yeri de farkettim. 
"Bu yaşıma kadar mevcudiyetinden bile haberim olmayan bir insanın vücudu birden bire benim için nasıl ihtiyaç olabilirdi?"
Başka yerleri de sevdim, ama tatkaçıran(spoilerın TDK karşılığı imiş, çok sevdim) olmak istemiyorum.
Kitabı okumadan önce Andreas Del Sarto'nun Madonna delle Arpie adlı tablosuna bir göz gezdirmeniz iyi olur, şahsen benim kitaba ara verip googleda aratmam gerekti. Ama size bir güzellik yapıp buraya ekleyeceğim tabloyu. *0*





İkinci tablo ise internette Kürk Mantolu Madonna olarak tabir edilen tablo, doğruluğu nedir bilmiyorum.  Araştırmadım ki araştırmaya gerek de duymadım.
İlk kez Raif'e bir beden biçmeden, Maria'nın elmacık kemiklerindeki detayları düşünmeden okudum bir kitabı. O Raif beydi, o ise Madonna. Yakışıklı bir oyuncunun, ya da iyi anlaştığım birinin bedenine bürünmeden tamamdı onlar.
Hayır hayır, bürünseydi olmazdı. Bürünseydi eksik kalırdı.
Uzun lafın kısası; babasının Almanya'ya sabun yapmayı öğretmeye gönderdiği Raif efendinin, tablosunu gördüğü an aşık olduğu bir kadınla yaşadığı ilişkinin konu alındığı bu roman, son sayfasına gözümden bir damla yaş akıtarak bitirdiğim bir romandı. Okumak isteyenlere tavsiyemdir, ay sonunda ne oluyor bunun yahu deyip de bakıvermeyin sakın! Tadınız kaçmasın.

Bir sonraki yazım "Fangirl" olacak.Rainbow Rowell teyzeciğimizden.
Ama ondan önce ilk fırsatta grammarlı bir blog yapacağım. Özledim grammarlı blogları. Bugünlük bu kadar, sağlıcakla kalın insanlar.

2 yorum

Write yorum
7 Haziran 2015 04:09 delete

paylaşımlarınızı merakla takip ediyoruz teşekkürler

Reply
avatar
8 Haziran 2015 22:41 delete

Çok teşekkür ederim :3

Reply
avatar