Sahiplik ekleri
Selam insanlar!
Nasılsınız?
Beni takip ettiğinizi görmek çok güzel :3
Dediğim gibi düzenli blog işine geri döndüm.
instagram'da da yarından itibaren paylaşımlara devam edeceğim bir terslik olmazsa.
Gel gelelim yeni bloğa.
Ne yazsam bugün bloğa ne yazsam acaba diye düşünürken
Birden esti kafama dedim sahiplik ekini anlatıcam!!
Sahiplik ekini doğru anlarsanız ileride İngilizce konuşurken
Anadili İngilizce olan birçok insanın yaptığı hatayı yapmayacaksınız.
İngiltere'den bir çocuk vardı ismini unuttum da zaten beni sildi.
Neyse ama konumuz bu değil.
Çocuk bu hatayı yapıyordu ve ben bu hatayı yaptığını farkettiğim için bende bir egolar bir egolar. Efsane hissettiriyor gerçekten. O yüzden bugünlük İngilizce'den başlayalım.
Gördüğünüz gibi aşırı derecede kolay.
Sorun yaratan kısmı ne bunun diyebilirsiniz.
Hatırlarsanız
You are - You're
They are - They're
diye kısaltılıyordu.
Birçok insan you're yazması gereken yerde your yazıyor.
Ya da they're yazması gereken yerde their yazıyor.
Baştan bunu aklınızda tutun derim.
Nasıl bizim de/da cılarımız varsa onların da you'recıları var!
Bence deneyin evde.
Mesela yazın You're beautiful. Your eyes are blue.
Böyle böyle cümleler.
They're coming. Their bags are heavy.
You're angry. Your expression is strange.
Daha?
Dahasını ne bileyim abi.
Azıcık sizde bitiyor iş.
Deneyin bir şeyler.
Ben sıradaki kısma geçiyorum.
Gel gelelim sahiplikle ilgili ikinci önemli kısıma.
Şimdi sadece benim senin onun demiyoruz ki.
Ayşe'nin kalemi de diyebilirsiniz.
İlla Ayşe'ye her mü diyelim?
YOOOOOOOOOO.
's ekliyoruz.
Bildiğin kesme işareti ekliyoruz.
Bunun alengirli bir adı vardı uzun uzun.
Ama unuttum onun, kesme işareti o.
Kesme işareti ve s
sonra da sahip olduğu şeyin adını yazacaksınız.
Peki ya s le bitiyorsa?
S'le biten bir şey aklıma gelmedi.
Ama var yani S le biten şeyler.
Bu S ile biten şeyleri nasıl anlayacağız olum biz?
Nasıl telafuz edeceğiz?
Şöyle ki, yazarken yine ...s's ... diye yazacağız.
amma ve lakin
okurken tek s okuyacağız.
Uvv şiiit.
Nasıl ayırt edeceğiz?
Korkmayın İngilizce'niz o seviyeye geldiğinde en son sıkıntınız bu olacak.
Ve of'lu olana gelelim.
Geçen bir İngilizce çeviri yaptım.
Ve gerçekten nefret ettim bu "of" tan. Hani tam çeviriye başlanacak kısım bu diyorum of çıkıyor. sonra o of'un bağladığı kısma bakıyorum aha bitti diyorum ama meğersem o bitti sandığım kısım başka bir of la başka bir şeye bağlanıyormuş.
Yani şunun gibi ayşenin hoşlandığı çantanın gözünün içindeki lekenin rengine benzeyen kurdelenin sökülen kısmının ipi elime takıldı.
KÜFRETTİNİZ DEĞİL Mİ?
ben de etmiştim.
Ayy yine sinirlendim cümle aklıma gelince amma ve lakin işi özetlemek gerekirse
cansız olan nesnelerdeki sahiplik için
"nesne" of "sahip olan şey"
Bununla ilgili bir kalıp da var onu da öğrenin
"friend of mine"
Benim arkadaşım demek için kullanıyorlar.
Hani anlatırlar ya ben değilim, bir arkadaşım.
Not me. A friend of mine.
gibisinden. Neyse bu da kulağınızda küpe olsun diye dedim.
Ama dediğim gibi you're cıların bile saygısını kazanabilmek için baştaki şeye dikkat edin.
Bugünlük bu kadar.
Yani İngilizce.
Asya dilleri basitliğini gösteriyor yine.
Örnek olarak hepsini yazdım buraya. Ama diyelim belli bir kişinin bir şeyi demek istiyorsunuz. Sen ben o kullanmak yerine. O zaman o kişiyi yazıp ekimizi ekleyip nesneyi yazıyorsunuz. Yani şöyle ki;
보미의 페이스북 Bomi'nin Facebook'u (profili)
Bomi Korece ismim bu arada.
Herifler bana ellipı diyip duruyordu zamanında sonra ben onlara siz elli diyin dedim.
Elli de bizde sayı ama hiç yoktan İngilizlerde var Ellie diye isim.
Oradan kurtarsın dedim.
Sonra da bir gün Korelilerle oturuyoruz.
Dediler senin ismin Bomi olsun.
Dedim olsun ulan.
O günden beri Koreliler Bomi der.
Bu da böyle bir anımdı.
Ve Korece'de canlıymış cansızmış bir ayrımı yok.
Ayrıca bazılarında iki tane yazdım.
İlkler samimi form, ikinciler resmi.
Burada da kısaltmaları var. Dikkat etmeniz gereken kısım Benim ve Senin birbirine çok benziyor. İkisinde de N ve E harfi kullanılmış. Sadece buna özel bir fark var o da senin (네) ni şeklinde okunur.
Ve oradaki 응 evet demek.
Ama af buyur gibisinden de kullanıyorlar.
당신은 죽기엔 너무 아름다워요.
You're too beautiful to die.
Ölmek için çok güzelsin.
Japonca'da Korece'nin ve Türkçe'nin aynısı diyebiliriz.
Bazılarında iki tane var farkındaysanız.
Bunlar samimi form ya da resmi form diye değil
erkeklerin söyleyiş şekli ve kadınların söyleyiş şekli olarak değişiyor.
Sona kalan şeyi yazarken hep böyle kısa kesiyorum sanırım.
Şimdi farkettim de öyle gibi.
Ama anlamıyorsanız söyleyin, yorum kısmı sizler için var.
Bekliyorum yorumlarınızı.
Bugünlük bu kadar insanlar artık bir gün kısa bir şey bir gün uzun bir şey olarak yazacağım.
NEDEN Mİ?
Ben de insanım arkadaşlar ve bir blog yazısı aşağı yukarı üç saat alıyor böyle uzun ve detaylı olunca. Bir buçuk bir saatlik olanından hazırlayayım diyorum yarın için.
Yarın için ne hazırlayacağım ben de bilmiyorum.
Ama güzel şeyler çıkacağına eminim.
Son olarak, bloğu lütfen paylaşın, Facebook grubumuza arkadaşlarınızı davet edin,
instagram'da arkadaşlarınızı etiketliyerek onları haberdar edin <3
Facebook sayfamız Korece Japonca İngilizce 한국어 日本語 English
instagram: @dortdilbirblog
Hoşçakalın insanlar, bugünkü bloğun da sonuna geldik.
Ve bugün size Göksel ile veda ediyorum.
Sağlıcakla kalın.





