Başlangıç gibimsi
Selam insanlar,
Öncelikle bu blogla ilgili azıcık bilgi vereyim. Blogda odak alacağım şey konuşma cümleleri. Günlük hayatta ihtiyacımız olabilecek cümleler. Daha sonra yavaş yavaş konuyu derinleştirmeye ve işin içine hafiften grammar katmaya başlayacağım. Grammarı öğrenmeden önce o grammarla ilgili birkaç örnek bilirsek o dili kullanmaya başlamamız daha kolay ve çabuk olabilir mi olamaz mı bunu görmek için bir deney gibi. Ama şimdi sizlere deney faresi dersem alınırsınız, o yüzden demiyorum. Alınmayın :|
Bu bloğun yazı kısmına son vermeden önce İngilizcede "Korece, Japonca ve Türkçe" neymiş onları yazacağım. Tabii Korece ve Japonca için de. Amaan bu iki cümle çok saçma oldu, neyse buyrun efendim;
Türkçe Turkish 터키어 (teokieo) トルコ語
Korece Korean 한국어 (hangugeo) 韓国語(かんこくご)
Japonca Japanese 일본어 (ilboneo) 日本語(にほんご)
İngilizce English 영어(yeongeo) 英語(えいご)
Şimdi zurnanın zırt dediği yere değinmek istiyorum. Farkettiyseniz fotoğrafta Japonca cümlenin üstünde siyah siyah yazılar var. Bu da nesi? Bunlar Çin karakterleri. Hani şu Japonlar lise bitene kadar okumayı öğrenemiyorlar, nasıl Japonca öğrenesin. diye rivayetler olan kısım var ya. Tam da bu "kanji" adı verilen Çin karakterlerinden dolayı. Zamanında Japonlar demişler biz bu Çin karakterlerini kullanalım diye. Niyesine dair bir sürü dedikodu var. Orasını boşverin. Kullanmışlar sonuçta. Ama bu karakterlerin gözünüzü korkutmasını istemediğim için fazla anlatmayacağım. Benim çalıştığım serinin kitaplarında dahi üçüncü kitaptan itibaren başlıyor kanji anlatımı -Ben ikinci kitaptayım- öncelikle Japon alfabesini öğrenelim, kanji de gelir. Neyse gençler bugünlük söyleyeceklerim bu kadardı.
-bitti-


2 yorum
Write yorumBu denetmeye çalıştığın öğrenme stili bebeklerin dil öğrenimine benziyor sanki. Yanılıyor muyum? Önce elmanın "elma" olduğunu öğrenip, sonra "istiyorum"u öğrenen ve "Elma istiyorum" diye ağlayan bebekler istemek fiilinin şimdiki zamanda çekimlendiğini bilmiyorlar sonuçta. ^ ^ Önce örnek, sonra gramer. Bahsettiğin buna benzer bir şey mi?
ReplyBöyle sanırım. Bu aynı zamanda o "dil" ile düşünmeyi de gerektiriyor. Kendim için mesela Korece'yi çok çabuk öğrendim Japonca için ise bu şey geçerli değil. Çünkü Korece'de öğrendiğim gibi "Korece düşünmeye başladım" Japoncada öyle bir şey yapmadım. Tam olarak anlatabilecek miyim bilmiyorum ama yapılması gereken mesela acıktım demeyi öğrendin Korecede. Kendi kendine konuşurken acıktım değil de 배고파 diye düşünürsen öğrenmen daha kolaylaşacaktır. Umarım yeterince açıklayabilmişimdir ^^
Reply